7. GÜN: ÜSKÜP (MAKEDONYA)
29 Mart Cuma sabahı 10:00 civarında otelden ayrıldık. Akşam
hava karardıktan sonra gezdiğimiz yerleri, bir kez de gündüz gözüyle görebilmek
için, arabayla bir Sofya turu daha yaptıktan sonra 12:00’de Üsküp’e doğru yola
çıktık.
Dört şeritli bölünmüş yol, bir süre sonra iki şeride
düştü. 13:20’de Bulgaristan-Makedonya sınırına geldik. Bulgar görevli bagaja
bir göz attı sadece. Pasaport kontrolü beş dakika sürdü. Makedonya tarafında
ise bagaj kontrolü yapılmadı ve pasaport kontrolü on dakikada bitti. Bir
haftalık yolculuğumuz boyunca, sınırda ilk kez bir ödeme yapmadık.
Burada saatler bir saat geri alınıyor. Makedonya’nın para
birimi Makedonya Dinarı (MKD) ve 1 TL yaklaşık 10 MKD. Makedonya’da da kiril
alfabesi kullanılıyor.
Üsküp yolunda ilk gişelerde 1,5 Euro, sonrakinde ise 1
Euro ödedik. Sofya’dan Üsküp’e ulaşmamız 3,5 saat sürdü. Üsküp merkezinde çok
kalabalık bir caddeye geldik. Trafiğin sıkışık olduğu, insanlar karşıya geçmek
için yola atladığı bu cadde bize çok tanıdık geldi.
Önce otele gittik. D&D Apartments, hoş bir otel. İki
küçük odadan oluşuyor, temiz ve düzenli. Otelde bize Türk kahvesi ikram
ettiler. Biraz dinlenip dolaşmaya çıktık.
Üsküp, Kuzey Makedonya'nın başkenti ve en büyük kenti. Ortasından
geçen Vardar nehri tarafından ikiye ayrılıyor. Yaklaşık 550,000 nüfusu var.
Üsküp Çarşısında biraz dolaştık; buraya Türk Çarşısı
da deniyor. 15. yy.da Türkler tarafından kurulmuş olan çarşıda, lokantalar,
camiler, kuyumcular, kuruyemiş dükkanları var. Bu bölgede Türkçe konuşan
kişilerin çokluğu dikkatimizi çekti. Tavsiye üzerine akşam yemeğimiz için, Türk
Çarşısında bulunan Destan Kebap’a gittik. Köfteleri gayet lezzetli ve
porsiyonlar doyurucu.
Yemekten sonra biraz yürüyerek, Vardar Nehri’nin üzerinde
bulunan Taş Köprü’ye geldik. Bazı
kaynaklara göre, 15. yy. ortalarında Fatih Sultan Mehmet tarafından inşa ettirildiği,
kimi kaynaklara göreyse Mimar Sinan tarafından yapıldığı belirtilen köprüye, Vardar
Köprüsü ya da Fatih Köprüsü de deniliyor. 6 metre genişliğindeki köprü, araç
trafiğine kapalı.
Taş Köprü |
Köprüden geçerken, Eski Şehir tarafında Makedonya
Arkeoloji Müzesi’ni gördük. 2014 yılında ziyarete açılan müzede, arkeolojik
eserlerin yanısıra balmumu heykeller, tablo ve mozaikler de var.
Makedonya Arkeoloji Müzesi |
Taş Köprü’den geçerek, 18,500 metrekare alanıyla, ülkenin
en büyük meydanı olan Makedonya Meydanı‘na
ulaştık. Meydandaki heykellerin çokluğu ve büyüklükleri çok dikkat çekici. 1863
yılındaki büyük depremde pek çok binanın zarar görmüş olması nedeniyle, Makedonya
hükümeti, 2007 yılında bir yenileme planı hazırlamış. Çok büyük bir bütçe ile
tarihi yapılar yenilenmiş ve şehrin her yerine görkemli heykeller dikilmiş. Bu
nedenle, Üsküp ‘heykeller şehri’ olarak anılıyor.
Makedonya Meydanı |
Makedonya Meydanı’nın tam ortasında, M.Ö. 336 - 323
yılları arasında Makedonya krallığı yapan Büyük İskender’in heybetli bir heykeli
yer alıyor. Floransa’da yapılan heykelin yüksekliği, altındaki beton silindirle
birlikte 25 metre. Büyük İskender’in kökeni konusunda Makedonya ile Yunanistan arasında
süregelen gerilim ve Yunanistan’ın Büyük İskender’e sahip çıkması nedeniyle,
heykelin adı ‘Warrior on a Horse’ (Atlı Savaşçı) şeklinde yazılı.
Köprünün karşı tarafında İskender heykelinin tam
karşısında, Büyük İskender’in babası Makedonya kralı II.Philip’in heykeli, her
ikisinin ortasında ise annesi Olympias’ın İskender’e hamileliğini ve büyüme aşamalarını
anlatan bir başka heykel var.
Olympias |
Makedonya Meydanı’ndan çıkıp biraz yürüyünce, 1979
yılında hayırsever çalışmalarından dolayı Nobel Barış Ödülü alan Rahibe Theresa’nın (asıl adı Agnes
Gonca Boyacı) anısına yapılan eve geldik. Evin üst katı kilise olarak kullanılırken,
alt katı da müze olarak düzenlenmiş.
Son olarak Pella Meydanı’ndaki Makedonya Takı’nı (Makedonya Zafer Kapısı) gördük. Yapımı 2012
yılında tamamlanan 21 metre yüksekliğindeki bu yapıt, Makedonya’nın bağımsızlık
için verdiği mücadelenin sembolü olarak inşa edilmiş.
Alışveriş yapmak isteyenler için, Üsküp’de Ramstore AVM var.
Burada Türk markalar sıkça gözünüze çarpıyor. Market bölümünde ise Migros marka
ürünler de mevcut.
Üsküp, gece olup da her taraf ışıklandırılınca bambaşka
bir yere dönüşüyor.
Üsküp |
Gezimizin sonunda, tekrar Türk Çarşısı’na gidip, Tako
Mako’da çay içtik. Bir haftadır içtiğimiz ilk demleme çaydı, çok iyi geldi
doğrusu. Tako Mako, ahşap masa, sandalyelerin olduğu, hoş samimi bir mekan. Trileçesi
de çok güzel. Yolunuz düşerse uğrayın mutlaka.
Tako Mako |
Yorumlar
Yorum Gönder