Kadın Yazarlar Tarafından Yazılan 5 Feminist Roman
Bütün kadınların Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü kutluyor, tüm kadınlara özgür, mutlu, huzurlu yaşamlar
diliyorum.
"Yeryüzünde gördüğümüz
her şey kadının eseridir" Mustafa Kemal Atatürk.
Bugün, kadın yazarlar tarafından yazılmış olan beş
feminist romana kısaca bir gözatalım.
Kadının Adı Yok – Duygu
Asena
Duygu Asena bu kitabında, temiz, telaşsız, kıvrak
anlatımıyla bir kadının yaşadıklarını, daha doğrusu cinsiyeti kadın olarak
belirlenmiş, herkesin üç aşağı beş yukarı tanık olabileceği ortak bir macerayı,
bir kadının ağzından anlatıyor. Bu kadın, küçücük bir kızın henüz yaşanmamış
doğal meraklarından, aşklar, acılar, sahtekârlıklar, hırslarla dolu bir hayatın
bazen hafif, bazen ağır kıpırtılarına kadar, kendi ayakları üzerinde durabilmek
için mücadele ediyor. Bu kadın, pürüzsüz bir tenden kırışıklıklara uzanan zaman
içinde kendisi için var olabilmeyi hedefliyor.
1987 yılında Atıf Yılmaz tarafından filme çekilen kitap,
1988'de mahkeme kararıyla yasaklanmış, 1991 yılında yasak kaldırılmıştır.
Kendine Ait Bir Oda –
Virginia Woolf
Kadın hareketinin elden düşürmediği önemli kitaplardan
biri olan Kendine Ait Bir Oda, Virginia Woolf'un belki de en kolay okunan
kitabıdır. Kolay okunur, çünkü konu çok somuttur: Kadın ve edebiyat. Erkeklerin
kadınlara bıkıp usanmadan tekrarladıkları ‘ezeli’ ve de ‘ezici’ bir soru
vardır. ‘Bizler kadar düşünme yeteneğiniz olduğunu ileri sürüyorsunuz. Madem
öyle, neden Shakespeare gibi bir deha çıkaramadınız?’ İşte Virginia Wolf bu soruya
esaslı bir yanıt getiriyor.
Karanlığın Sol Eli –
Ursula Le Guin
Bilim-kurgunun en önemli iki ödülü olan Hugo ve Nebula'yı
kazanarak kısa zamanda türünün klasikleri arasına giren Karanlığın Sol Eli,
dünyamıza çok benzeyen Kış adlı bir gezegende geçer. Bu gezegende yılın en
sıcak zamanlarında bile yarı-kutup iklimi yaşanır ve tüm sakinleri çift
cinsiyetlidir. Cinsel kimliğin bir statü ya da güç aracı olarak kullanılmadığı
bu gezegende kişiler yılın belli bir döneminde o anki hormonal durumlarına göre
erkek ya da kadın olmaktadırlar. Öyle ki, birkaç çocuk doğurmuş bir ana daha
sonra başka çocukların babası olabilmektedir. Arkadaşlık ve sevgililik
arasındaki boşluk anlamsızlaşmış; insanlığın güçlü/zayıf, koruyucu/korunan,
hükmeden/hükmedilen, sahip olan/sahip olunan ve benzeri ikiliklerini oluşturan
temeller zayıflamış gibidir. Cehaletin, şimdinin, mevcudiyetin ilerlemeden daha
gözde olduğu bir gezegendir Kış. Bir gün Kış'a uzaydan bir erkek elçi gelir ve
onların da katılmasını istediği bir gezegenler birliğinden söz eder. Elçinin
gelişiyle birlikte yerli ile yabancı, erkek ile dişi, benzerlik ile
benzemezlik, parça ile bütün arasındaki ilişki ve çelişkiler insanlardaki
karşılıklarını bulup yaşamaya başlarlar.
Kadınlar Ülkesi – Charlotte
Perkins Gilman
Ütopyalar her zaman eleştiri ve özlemlerin bir arada
kaleme alındığı politik-edebi metinler olma özelliği taşıdı. Charlotte Perkins
Gilman’ın Kadınlar Ülkesi adlı ütopya denemesi ise iki bakımdan farklılık
gösteriyor. Kadınlar Ülkesi’nin birinci özelliği, birçok klasikleşmiş erkek
ütopyasında yok sayılan veya satır aralarında yer verilen kadınlara yönelik
cinsiyet ayrımcılığına dikkat çekilmesidir. İkinci özelliği, kadınları ele alan
edebi denemeler içerisinde ilk defa feminist öğelerin ütopya tarzıyla açık ve
bilinçli bir şekilde işlenmesidir. Bu anlamda Kadınlar Ülkesi’nin kadınları,
sınıflı-erkek egemen toplumun kadın kalıpları, tanımları ve davranışlarına
uymayanların anlatısıdır. Birinci dalga feminist akımın önde gelen
kalemlerinden Charlotte P. Gilman, bu ütopyasıyla 20. yüzyılın temel
çelişkileri olan ulusalcılık, yurttaşlık ve kadın hareketi içerisindeki eşitlik
ve özgürlük gerilimini de gözler önüne seriyor. Ataerkil toplumların mizahi bir
dille eleştirildiği Kadınlar Ülkesi rekabet, cinsiyet ayrımcılığı, cinsiyet
temelli işbölümü, yoksulluk, savaş ve dışarıda bekleyen düşmanlar gibi kavram
ve yaşantıların bilinmediği, duyulmadığı, yaşanmadığı bir ülkedir.
Asılacak Kadın – Pınar
Kür
Asılacak Kadın, yayımlandığı ilk günden büyük ses
getirmiş, gerek anlatım tekniği gerekse kadının toplumda konumlandırılmasına
ilişkin cesur tavrıyla Türkçe edebiyatın klasikleri arasına girmiş bir roman.
Nicesini gazetelerin iç sayfalarında okuyup geçtiğimiz bir cinayeti ele alan
Pınar Kür, kadına karşı örülmüş yargının ardında yatan toplumsal dokuyu da tüm
gerçekliğiyle masaya yatırıyor.
İlk baskısı 1979 yılında yapılan Asılacak Kadın, 1989
yılında sinemaya uyarlanmıştır. Roman, 1982’de yasaklanmış, Pınar Kür bu kitap
nedeniyle yargılanmıştır. Kitabın son bölümü, Pınar Kür’ün mahkemede verdiği
savunmasından oluşmaktadır.
Yorumlar
Yorum Gönder