KÖRLÜK – José SARAMAGO – Kitap İncelemesi

Körlük - Jose Saramago
Körlük


Usta yazarın belki de en etkileyici yapıtı olan, sinemaya da uyarlanmış Körlük, toplumsal yaşamın nasıl bir vahşete dönüşebileceğini müthiş bir incelikle gözler önüne sererken, insana dair son umut kırıntısını da bir kadının tek başına örgütlediği dayanışma ve direniş örneğiyle sergileyen unutulmaz eserler arasında yerini almıştır.
(arka kapaktan)


***
Roman, kırmızı ışıkta durmakta olan arabalardan birinin sürücüsünün aniden kör olmasıyla başlar. Bu bulaşıcı bir körlüktür ve salgın halinde yayılır. Gerçek körlük gibi değildir, beyaz körlüktür bu; salgına yakalananlar her şeyi bembeyaz görür, yanan bir ışık gibi, açık gözlerle bir süt denizine dalmış gibi.
Başlangıçta bütün körler karantinaya alınır. Toplumda düzensizlik, açlık, pislik, ilkellik hüküm sürmeye başlar.
Salgından etkilenmeyen bir kişi vardır. Gören gözleriyle diğerlerine rehberlik eder, hayatta kalmalarını sağlamaya çalışır.
***
José Saramago, Portekizli yazar, şair, oyun yazarı ve gazetecidir. 1922 – 2010 yılları arasında yaşamıştır. Kitaplarının satış rakamı sadece Portekiz’de iki milyonu geçmiş, eserleri 25 dile çevrilmiştir. Din konusundaki görüşleri nedeniyle kitapları Portekiz hükümeti tarafından sansürlenince, Kanarya Adaları’na yerleşmiştir. Eserlerinde mitleri, ülkesinin tarihini ve gerçeküstü imgelemi kullanan yazar, pek çok önemli ödül almış, 1998 yılında da Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanmıştır.
***
José Saramago ile distopik bir eser olan Körlük kitabı sayesinde tanıştım. Yazarın diline alışkın olmayınca, başlangıçta epey zorlandım ve okumaya devam etmek için kendimi zorladım. İyi ki öyle yapmışım, bir süre sonra kitabı elimden bırakamadım ve iki günde bitirdim.
Körlük’de paragraflar çok uzun, bazıları 6-7 sayfa sürüyor. Cümlelerde, yazarın tarzı gereği, nokta, virgül dışında noktalama işareti kullanılmamış. Diyaloglarda da tire, tırnak işareti vb. yok. Hepsi aynı paragrafta yanyana sıralanmış. Hangi sözü kimin söylediğini anlamak yorucu oluyor. Bu durum başlangıçta beni epey rahatsız etti, ama 60-70 sayfa okuduktan sonra yazarın tarzına alıştığımı farkettim.
Romanın karakterlerinin isimleri yok; kişilerden, “doktor”, “doktorun karısı”, “koyu renk gözlüklü genç kız” gibi tanımlamalarla söz ediliyor. Karakterlerin fiziksel olarak tarifi de yapılmıyor; yalnızca genç mi yaşlı mı olduğunu öğreniyoruz, ama sarışın mı esmer mi, beyaz mı zenci mi, gözleri mavi mi siyah mı bilemiyoruz. Romanda olayların geçtiği yerlerin adları ve zamanı da belirtilmiyor. Kitabı okurken tüm bu bilgilerin eksikliği hissedilmiyor, yokluğu dikkatimizi çekiyor sadece…
Kitabın Türkçe baskısının başında yer alan “Bakabiliyorsan gör. Görebiliyorsan farket” cümleleri, Yunus Emre’nin Nasihatler Kitabı’ndan bir alıntı…
Doğrusu romanı okurken, zaman zaman içimin çok sıkıldığı oldu. Sanıyorum bu durum, yazarın son derece iç karartıcı bazı olayları çok gerçekçi bir şekilde tasvir etmesinden kaynaklanıyor.
Saramago’nun bu eserinde, modern bir toplumda aniden yaşanan bir felaket sonucunda, medeniyetin yok olduğunu, toplumsal değerlerin yanısıra, insanların ahlak, utanma, onur gibi duygularının kaybolduğunu görüyoruz. Yönetimi ele geçirme çabası içerisindeki insanların, diğerleri üzerinde kurduğu baskıyı ve diğer insanların boyun eğişini, basiretsiz hükümetin krizi yönetmekten aciz kalışını izliyoruz.
Kitabı okurken, kendimi doktorun karısıyla özdeşleştirdim. Pek çok olayda, onun yerinde olsam ne yapardım diye düşünmekten kendimi alamadım. Neden tüm toplumda gözleri kör olmayan tek kişidir doktorun karısı? Diğer insanların sahip olmadığı bir ahlakın, iyiliğin, erdemin simgesi midir?
https://oggito.com/icerikler/jos-saramago-aslinda-kotumserim-ama-kendimi-kafamdan-vuracak-kadar-degil/28929 sayfasında, 1998 yılında José Saramago ile yapılmış ve Paris Review’de yayınlanmış olan bir röportajın çevirisi yer alıyor. Bu röportajda yazar, Körlük için şunları söylüyor: “Biz şu anda beyaz körlük salgınına yakalanmış durumdayız. Körlük, insan aklının körlüğü için kullanılmış bir metafor. Bu, gezegendeki kaya oluşumlarını incelemek için Mars'a birini gönderirken, aynı zamanda milyonlarca insanı bu gezegende aç bırakan çelişkiye dair bir körlük. Ya körüz ya da deliyiz.”
Körlük, Işık Ergüden tarafından, yazarın yazım şekline sadık kalınarak, son derece başarılı ve akıcı bir şekilde Türkçe’ye çevrilmiş.
Roman, 2008 yılında sinemaya da uyarlandı. Fernando Meirelles’in yönettiği filmde, Julianne Moore ve Mark Ruffalo rol aldı. Filmi izledim. Birkaç küçük değişiklik dışında, kitaba son derece sadık kalınmış. Ancak, başarılı bir film olmasına rağmen, romandaki duygular, verilmek istenen mesajlar filme çok iyi yansımamış. Önce romanı okumak kaydıyla, izlenebilir diye düşünüyorum.



Körlük (Ensaio sobre a Cegueira)
José Saramago (çev. Işık Ergüden)
Kırmızı Kedi Yayınevi, 2015
331 sayfa








Yorumlar